Taze havayı içine çekti ve gülümsedi. Martılar uçuşuyordu. Gökyüzünde olmak nasıl bir duyguydu? Sena, bulutların ötesini çok merak ediyordu. Martılar, pencerenin önündeki kırık kiremitlerin üzerine konuyorlardı. Babası bulabildiği malzemelerle çatıyı onarmaya çalışmıştı. Yine de yağmurlu havalarda evin içine sular damlıyordu.
Pencerenin önüne martılar için biraz ekmek ufalayıp mutfağa geçti.
Annesi ve babası erkenden çıkmışlardı. Çöp kamyonu gelmeden yetişmeleri gerekiyordu. Çöp onlar için çok değerliydi. Kâğıtlar zarar görmeden toplanabilirse iyi para getiriyordu. Bir kilo plastik insanın bir günlük yemek parasını karşılayabilirdi.
Babası ona yeni bir kitap alacaktı, söz vermişti. Yepyeni bir kitabı olacağı için çok seviniyordu. Hiç kullanılmamış bir eşyasının olması Sena için olağanüstüydü.
Plastik ve cam da geri dönüşebilen atıklardı. Kullanılmış pek çok ürünün daha az enerji harcanarak geri dönüştürülebildiğini öğrenince, gözünde hepsinin değeri artmıştı. Ağabeyi bir geri dönüşüm merkezinde çalışıyordu. Bir gün Sena’yı da götürmüştü. Toplanan atıklar hareket eden bir bandın üzerine konuyor sonra ayrıştırılıyordu. Plastikler büyük bir makineye giriyordu. Çeşitli işlemlerden geçtikten sonra hammadde olarak fabrikalara satılıyordu.
Sena, düşüncelere dalmışken kapının açıldığını duydu. Gelen ağabeyiydi. Elinde kadife kaplı bir şey tutuyordu.
“Bak bugün ne buldum!” dedi ve kardeşine uzattı.
Sena, elindekini inceleyince bunun bir defter olduğunu fark etti. Hem de bir şiir defteri! İlk sayfayı açıp okumaya başladı.
Zamanı kaçırırsan bir daha yakalanmaz
Korkularınla yüzleşmedikçe sevinçlerin çoğalmaz
Umudunu büyüt, ondan iyi arkadaş olmaz
Sesini duyurmak için ne gerekiyorsa yap
Yoksa içindeki pişmanlıklar seni bırakmaz.
Sena, okuduklarına pek anlam verememişti. Şiirin sadece ilk dizesi ona tanıdık gelmişti. Şu anda şehrin çok başka bir yerinde çöp kutularını binbir umutla açan annesinin sesini duydu kulaklarında.
“Hadi kalk da yapman gerekeni yap, böyle oturur beklersen ömrün geçer gider, zaman insanı beklemez,” derdi hep.
Ya peki korkularıyla nasıl yüzleşecekti? Ya da sesini kime duyurabilirdi ki? Onu bırakmayacak pişmanlık neydi?
Sonlara doğru alt alta yazılmış isimler vardı. Yanlarında bir de üç haneli sayılar. Sena’nın aklına okul numarası geldi: 539. Acaba bu defter bir öğretmene mi aitti?
Tam o sırada yere bir şey düştü. İncecik bir poşete yerleştirilmiş kâğıt paraları görünce gözbebekleri büyüdü. Bu paraları ne yapacağını bilemedi önce. Bu defter bir atık olmadığı için ona sahip olamazdı. Ağabeyine sorup onu tam olarak nerede bulduğunu öğrenmeliydi.
“Gökkuşağı Ortaokulunun hemen önündeki çöp kutusunun yanında buldum,” dedi ağabeyi.
Düşündükçe şiir ona daha anlamlı geliyordu. Zaman geçirmeden kalkıp doğru olanı yapmalıydı. Umudunu kaybetmemeliydi. Sesini duyurmalı, yani mücadele etmeli ve defterin sahibini bulmalıydı ki sonradan pişmanlık duymasın.
Okulu arayıp bulduğunda öğrenciler yeni çıkıyordu. Kapının yanında durup düşünen bir kadın dikkatini çekti. Sena, ona sormaya karar verdi.
“Affedersiniz, ağabeyim burada bir defter bulmuş, acaba bu okuldan birisine ait olabilir mi?”
Bu sözleri duyan kadının gözleri sevinçten yaşarmıştı.
“Evet, benim defterimdi o. Bakabilir miyim?” Sena defteri hemen göstermek istemedi. “Tarif edebilir misiniz acaba? Bir yanlışlık yapmak istemem,” dedi.
Kadın anlayışla gülümsedi.
“Sen çok akıllı bir kızsın. Okula gidiyor musun?”
“İlkokulu bitiriyorum bu yıl.”
“Umarım seninle çok yakında görüşürüz burada. Ben Fen Bilgisi öğretmeni Sevim. Senin adın nedir?”
“ Sena.”
“Sena, benim kaybettiğim kadife kaplı bir şiir defteriydi. Üstelik yapacağımız gezinin paraları da içindeydi.”
Sena bu sözlerin üzerine daha fazla bir şey sormadı ve hemen defteri çıkardı. Sevim öğretmen defteri görür görmez Sena’ya sarıldı.
“Sen beni o kadar mutlu ettin ki, ben de senin bir hayalini gerçekleştireceğim,” dedi.
Şu işe bak, öykü en heyecanlı yerinde yarıda kaldı.
Sen de yolda ya da okulda para bulsaydın ne yapardın?
Parasını kaybeden sen olsaydın ne yapardın? Kendini nasıl hissederdin?
Sena gibi senin de hayallerin var mı? Onları gerçekleştirmek için neler yapardın?
Sena’nın yerinde olsaydın hangi hayalinin gerçekleşmesini isterdin?
Sence hayallerimizi gerçekleştirmek için başkalarının yardımına ihtiyacımız var mı?
Bunları düşünerek öyküyü sen tamamlayabilir misin?
Öykünüzü çocukların beğeneceğinden eminim. Ben bir öğretmen olarak çok beğendim. Kutluyorum sizi. Özellikle öyküyü okuyan öğrencilerin tamamlaması da önemli.Kutluyorum sizi.
çizerin adını da görmek isteriz 🌸