BURASI EVİMİZ DEĞİL!
- Duygu KIVIRCIK

- 2 gün önce
- 3 dakikada okunur

Benim adım İhtiyar Yele. Bundan çok zaman önce çok gençken getirildim bu sirke. Hımm sirk… Sirk nedir? İsterseniz oradan başlayayım. Hani bu büyük, düşünebilen, akıllı varlıklar var ya yani insanlar. İşte insanların başka insanları eğlendirmek, şaşırtmak, heyecanlandırmak, güldürmek için kurdukları büyük çadırlara sirk diyorlar. Peki, bu insanları kim eğlendiriyor? Tabi ki biz hayvanlar. Ne kadar çeşitli hayvan varsa o sirk o kadar merak uyandırıyor. Arada gösteri yapmaya ip cambazları, sihirbazlar falan da çıkıyor ama onlar insanları bizim kadar eğlendiremiyorlar. Yani yıllardır buradayım daha bir insanın başka insanı bizim kadar eğlendirdiğini görmedim. Ne tuhaf öyle değil mi?
Neyse gelelim sirkteki diğer arkadaşlarıma. Aslında hepsi benden küçük sayılır. Buranın en yaşlısı benim. Ormanı daha yeni yeni keşfederken getirilmiştim buraya. Sonraki keşiflerim buraya ilişkin. Aslında en az benim kadar eski bir dostum daha var. Hani kışları uykuya yatar, ormanlarda yaşar ve biraz da herkesin çekindiği bir hayvandır. Kızdığında dişlerini görmeyi kimse istemez. Balı gördüğünde ise en az bal kadar tatlı görünür. İşte karşınızda Uyuşuk! Şaşırdınız değil mi? Eeee burası orman değil, biz hayvanlar burada yaşadığımızdan beri asıl özelliklerimizi yitirdik. Yani sizin anlayacağınız o koca ayı oldu size uyuşuk ayı.
Ben de farklı değilim. Beni herkes ormanların kralı olarak bilirken burada adeta bir palyaçoya döndüm. Haaa… Korkunç şempanze var örneğin. Bakmayın korkunç denildiğine, aslında kafasına gösterinin olduğu her gün sanki bir aslanmış gibi yele geçiriyorlar. Sonra da ateşli bir çemberden atlatıyorlar benim gibi. Yazık bizim komik şempanze bu haldeyken gerçekten de istemeyerek komik hale düşüyor. Ah ah! Daha neler neler…
Bir gün buraya çok uzaklardan bir fil getirdiler. Zavallı günlerce kendine gelemedi. Biliyorsunuz filler çok güçlü hayvanlardır ama aynı zamanda çok da duygusaldırlar. Hortumuna aldığı suyla her gösteride yanan ateşleri bir bir söndürmekle görevli, bu nedenle ona İtfaiye diyorlar.
Anlayacağınız gösteriye gelen insanlar eğlenirken buradaki hiçbir hayvan eğlenmiyor. Hatta her defasında nasıl oluyor da gülüyorlar, şaşırıyorlar, heyecanlanıyorlar diye merak ediyoruz. Sözüm ona bu denli akıllı, düşünebilen bu varlıklar bilmiyorlar mı ki hayvanlar ormanlara aittir. Bu dünyada herkesin bir evi var, öyle değil mi? İşte burası da bizim evimiz değil! Bunu ne zaman anlayacaklar? Neyse ben yaşlandım. Gösterilere doğru düzgün çıkartmaz oldular. Duyduğumuza göre yakında Uyuşuk ve ben buradan gönderilecekmişiz. En son çıktığımız gösteride bize düştüğümüz için çok sinirlenen adam şöyle demişti:
“Neyse az kaldı zaten. Gideceksiniz buradan. Sizin işiniz bitti.”
İşiniz bitti de ne demek? Zaten bizim işimiz bu değil ki… Geçende yapılan gösteride Uyuşuk, ayağında top çeviremedi diye sahneye yumurta atılınca sirkin sahibi çok sinirlendi. Eeee canım kolaysa sen çevir de görelim, diyecektim ama yok demedim. Ağzımı bile açmadım.
Biliyor musunuz, bugün son günmüş. Evet, son gün! Acaba beni ve Uyuşuk’u nereye gönderecekler? Keşke buradan giderken herkesi götürmenin bir yolu olsa. Birazdan başlıyor gösteri, anonsları duyar gibiyim. Olanları aktarmaya devam edeceğim hiçbir yere gitmeyin tamam mı?
“Önce şu işe yaramazları sahneye çıkartın sonra da hiç vakit kaybetmeden dışarıdaki TIR’a bindirin.” Aaaa siz de duydunuz mu? Bunca yıl burada köle gibi bizi tuttuğu yetmiyormuş gibi bir de işe yaramaz diyor. Bu adam asla akıllı olamaz!
İşte çıkıyoruz… Uyuşuk dostum, iyi şanslar. Sakın topu çeviremezsen üzülme. Bugün son günümüz, gidiyoruz buradan.
Uyuşuk yanıt vermeye bile üşenir. Neyse iyi dostumdur benim. Hadi bakalım çıkıyoruz sahneye!
“Hayvanlara özgürlük! Hayvanlara özgürlük! Hayvanlara özgürlük!”
Duydunuz mu sesleri? Kocaman pankartlara yazmışlar, bağırıyorlar. Bizim için, bizim için gelmişler. Sonunda bizi fark ettiler. Hey Uyuşuk… Duymuyor musun? Aaaa neler oluyor orada. Durun bakayım o da ne! Çadırın dışarısı akıllı insanlarla dolu. Herkes bağırıyor:
“Hayvanlara özgürlük! Hayvanlara özgürlük!”
Biz niye duruyoruz? Heyyy şimdi tam zamanı Uyuşuk, çağır herkesi! Neee herkes gelmiş bile. Aferin dostum, ilk kez uyuşukluğu bıraktın.
“Özgürlük! Özgürlük! Orman evimiz! Orman evimiz!”
Hah şöyle, işte oldu. Akıllı insanlar etrafımızı çevirdi, Neler oluyor? Şuradaki uzun saçlı kadın, “Hadi acele edin, evinize götüreceğiz sizi,” diyor.
Araçta hepimiz bir aradayız. Bu harika! Sihirbazın tavşanı bile burada. Kapı açılıyooooor... Vay beee! Burası orman. Bizim evimiz! Yaşasın özgürlük!
Arkadaşlar izninizle evimize geldik ve tadını çıkartacak çok şey var. Daha sonra görüşürüz ama ormanda. Hoşça kalın...
*Bu etkinlik Burcu Şengün Erturgut tarafından hazırlanmıştır.
KONU: Sirklerde hayvanlara yapılan haksızlıklar ve onların özgürlük mücadelesidir.
TEMA: Özgürlük ve hayvan hakları
ANAHTAR KELİMELER: Sirk, hayvan hakları, özgürlük, zorbalık, orman.
KIPIR KIPIR DÜŞÜNCELER:
Çocuklar hayvanlar da insanlar gibi üzülür mü? Neden?
Sizce bir hayvan nasıl mutlu olabilir?
Hayvanların özgür olması önemli mi? Neden?
Sizler Uyuşuk’ un yerinde olsaydınız, gösteride top çeviremeyince ne hissederdiniz?
İnsanlar eğlenirken hayvanlar acı çekiyorsa bu eğlence sayılır mı? Neden?
KIPIRDATAN ETKİNLİKLER:
Çocuklar “Hayvanlara Özgürlük!” temalı afişler hazırlamaya ne dersiniz?
Çocuklar eğer öyküdeki sirk sahibine bir mektup yazsaydınız ona neler söylemek isterdiniz? “Sirklerde hayvanlar kullanılmamalı çünkü…” diye başlayabilirsiniz. Mektuplarınız sınıf panosunda paylaşabilir veya hayvan hakları savunucusu bir derneğe gönderebilirsiniz.
Bir slogan yarışması düzenlemeye ne dersiniz? Her öğrenci veya grup, hayvan haklarını savunan bir slogan üretir. Sınıf oylaması yapılır ve kazanan slogan sınıf panosuna asılır.



Yorumlar