top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıElif Bülbül

KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ VE KURT MAĞDURLARI

Güncelleme tarihi: 10 Şub




Resimleyen: Beste Örge SAĞLAM

Grimm Kardeşler heyecan katmak için Kırmızı Başlıklı Kız masalını epey değiştirdi. Neyse ki ben ordaydım. Olanı biteni kendi gözlerimle gördüm. Her şey annenin bizi büyükanneye göndermesiyle başladı.


Bizim kız, tavşanlar ormanında yürürken büyük çam ağacının altında oturan kel kafalı bir oğlan çocuğu gördü. Elindeki sopayı yere sürtüp duruyor, kendi kendine mırıldanıyordu. Kıyafetlerine bakılırsa bu köyden biri değildi. Bizi görünce yüzü asıldı. Çamur renkli düğme

gözlerini ayaklarına doğru indirerek sopasıyla çam ağacının kurumuş iğnelerini kaldırmaya başladı.

Bizimki “Hey! Sen de kimsin?” diye seslendi. Çocuk başını kaldırarak “Çobanım," dedi.

Bizim kız elini benim üzerime getirip başını kaşımaya başladı. Kafası karıştığında böyle yapardı. “Burada hiç çoban çocuk görmemiştim,” dedi.

“Buralı değilim,” diye yanıtladı oğlan.

O sırada uzaktan üç pembe bulutun yürüyerek geldiğini gördük. Çobanın yüzü ışıldadı, “Hah işte! Beklemekten canım sıkılmıştı,” dedi.

Biraz yaklaştıklarında onların yavru domuzlar olduğunu anladım. Birbirlerine laf yetiştiriyorlardı. Başka bir çam ağacının arkasından, büyük beyaz bir keçi çıktı. Üstünde bir leylek taşıyordu. Bizim kız, “Bunlar da kim?” diye sordu.

“Onlar diğer masallardan arkadaşlarım, çok ciddi bir sorunumuz var,” dedi oğlan. Başını kaşıdı, “Ya sen nereye gidiyordun?”

“Hasta olan büyükanneme yemek götürüyorum.”

“Buraya gelirken bir kurt gördün mü?” diye sordu çoban.

Kız hayır anlamında cıkladı ama yanılıyordu. Ormanın girişinde onu görmüş tanımamıştı. Ne yazık ki dilim yoktu, konuşamazdım, yalnızca kırmızı bir başlıktım.

Kurt üstüne uzun bir palto giymişti ve iki ayağının üzerinde insan gibi yürüyordu. Kapüşonunu da kafasına örtmüştü. Kendini bir keşişe benzetmişti. Hatta bizim kıza nereye gittiğini bile sormuştu. O ise saf saf büyükannesinin nerede oturduğuna dek söylemişti.

Bu arada keçi, leylek, üç küçük domuzcuk yanlarına geldi. Yere oturup birini daha beklemeye devam ettiler. Dik ve gösterişli bir kuyruğu ağaçların arasında gören oğlanın yüzü ışıldadı. “Sonunda, artık hepimiz tamamız. Başlayabiliriz,” dedi.

Bizim kız merakla “Neye başlayacaksınız?” diye sordu.

“Kendi masallarımızdaki kötü kurttan mağdur olanlar için yapacağımız dayanışma toplantısına.”

“Beee, yavrularımı zor kurtardım. Onları midesinden çıkarıp yerine taş doldurarak diktim. Derin suya bile attım. Boğulmamış, her masalda karşımıza çıkıyor,” dedi keçi.

Gagasını takırdatan Leylek, “Boğazından kemik çıkarttım. Teşekkür edeceğine küstahça beni yemediği için ona şükretmem gerektiğini söyledi. Masallarda yaptığı kötülükler kulağıma geldikçe sinirleniyorum. Arkadaşlar, artık birlikte harekete geçmemiz

gerekiyor.”

“Goorkkk! Bizim iki evimizi yıktı. En büyüğümüzün evi tuğladan olduğu için oraya sığındık. Yoksa bizi de yiyecekti. Bu kurt yaşadıkça bize rahat yok,” dedi birinci domuzcuk.

Bizim kız başını muhteşem kuyruğun sahibine döndürdü. Bu bir tilkiydi.

“Senin kurtla derdin ne?” diye sordu.

“Karganın ağzından peyniri düşürtmüştüm. Tam ağzıma atarken, nereden çıktığını anlayamadığım kurt atlayarak kapıverdi. Bu kaçıncı canım! Avlarımı ve yiyeceklerimi almayı çok iyi bilir,” diye söylendi.

Yanındaki çoban oğlana başını çevirip “Sana ne yaptı?” diye sordu kız.

“Ben çobanım. Kuzularımı ve koyunlarımı yedi. Köylüyü inandıramadım. Onları sattığımı sandılar ve beni köyden kovdular. Kurda çok kızgınım,” dedi.

Leylek, “Sen de en baştan beri köylülere yalan konuşmasaydın, bunlar başına gelmezdi,” diyerek lakladı. Sonra başını bizim kıza çevirip “Bu oğlan Yalancı Çoban masalından geldi,” diye tanıttı.

Bizim kız da onların yanına oturdu ve elindeki sepeti önüne koydu. “Hepiniz bir masalın kahramanı mısınız? Ne annem ne de büyükannemden duydum,” deyince her biri kendi hikâyesini anlattı. Tilkinin burun delikleri büyüdü ve titreşti.

“Sepettekiler güzel kokuyor, haydi yiyelim,” dedi.

“Hayır, onu büyükanneme götüreceğim. Yiyemezsiniz!” dedi kız.

İkinci domuzcuk “Kadıncağız yiyemeyecek zaten, bari biz yiyelim,” diye mırıldandı, olacakları biliyormuş gibi.

Bizimki, “Niye yemesin ki?” diye sormasına karşın sorusuna bir türlü yanıt alamadı. Çünkü toplantılarına başlamışlardı.

Çoban, “Arkadaşlarım, meğer hepimiz kötü kurttan mağdur olmuşuz. Bunun sadece benim başıma geldiğini sanmıştım. Leylek ile tesadüfen konuşmasam sizlerle tanışamayacaktım. Sayımızın artmaması için artık bir şeyler yapmamız gerekiyor,” diye konuştu.

Kız sepetindekileri kimseye yedirmeye niyetli değildi. Tilki gözünü kısmış dik dik bakıyor, muhteşem kuyruğunu sağa sola sallıyordu.

“Sen Kırmızı Başlıklı Kız değil misin?” diye sordu.

Toplantıya katılan diğerleri laflarını keserek bize doğru döndüler. Keçi beleyerek,

“Bak sen şu işe, tesadüfün de böylesi,” dedi. Sanki bizi bir yerlerden tanıyorlarmış gibi baktılar.

Tümünün meraklı bakışları üzerimizde toplaştı. Bu ilginin nedenini bir türlü anlamamıştım. Neler oluyordu böyle?

“Nasıl olur? Kurdun seni yediğini anlatmıştı annem,” dedi çoban şaşırarak.

“Yok canım, beni yese burada olabilir miydim?”, diye yanıtladı bizimki. “Çok saçma söyledikleriniz, hem ben burada kurt falan görmedim,” diye devam etti.

“Gooork sen öyle san!” dedi ikinci domuzcuk. “O, masallar diyarında dolaşıp durur.

Sıra seninkinde. Biz konuşana dek senin büyükanneyi hüpletmiştir. Oraya gidersen senin de başına aynı şey gelecek.”

“Avcıya haber vermelisin, onda silah var. Sizi kurttan ancak o kurtarabilir,” dedi üçüncü domuzcuk.

“Avcıyı nereden tanıyorsun?” diye sordu bizim kız.

Tilki, “Bak kızım. Masalların içindekilere göre zaman çok yavaş akar. Biz senin masalının dışından geldiğimiz için bize göre senin hikâyen bitti. Yani senin ve büyükannenin başına gelecekleri öğrenmiş olduk ama henüz sen masalını yaşamadın,” dedi.

Bu kez de benim kafam karışmıştı, ama anlayabildiğim tek şey tehlikede olduğumuzdu. Neyse ki bizim kız avcıdan yardım istemeye ikna oldu. Hem kendini korudu hem de avcıyla birlikte büyükanneyi kurdun midesinden kurtardı. Kötü kurt, başka bir masala sığınmaya çalışırken onu tekme tokat masal dünyasının dışına attılar. Biz de Yalancı Çoban’ın davetiyle Kurt Mağdurları Dayanışmasının bir üyesi olduk.

Arkadaşlar, masal kahramanları kötü kurdu kendi diyarlarından attılar atmasına ama o acaba başka bir masala girmeyi başardı mı?

Hangi masallarda kötü kurda rastladınız? Bu yazının altındaki yorumlar kısmına yazmaya ne dersiniz?

248 görüntüleme4 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page