top of page

ZIPZIP

  • Yazarın fotoğrafı: Nalan Yılmaz
    Nalan Yılmaz
  • 12 Haz
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 16 Haz

Bir apartmanda yaşayan hayvan dostu veteriner, kedisi ve bir farenin gözünden komşular arasındaki ilişkiler ve hayvanlara yönelik tutumlar anlatılmaktadır. Apartman yöneticisi Recep Amca'nın farelerden kurtulmak istemesi, ancak veterinerin ve bazı komşuların hayvan haklarını savunması hikâyenin temel çatışmasını oluşturur. Hikâye, hayvanlara yönelik önyargıların aşılması ve dostluğun önemini vurgulamaktadır.
Resimleyen Gönül Ayar ÜNAL

Üç kısa düdük sesini duyan apartman sakinleri ayağa fırladı. Telaşla evinden çıkanlar, koşarak merdivenden inenler… Yönetici Recep amca bekletilmeye gelemezdi. Geç kalanın vay halineydi. “Toplan!” düdüğü çalınmıştı bir kez. 

Bu apartmana taşınalı iki gün oldu. Daha önce yaşadığım bina yıkılınca kapağı buraya attım. Çünkü giriş katında bir veteriner kliniği var. 

Veteriner Vedat, bütün hayvanların dostu. Benim için bu çok önemli çünkü ben bir fareyim. Kimselerin istemediği hatta nefret ettiği o tüylü canlıyım.

Recep amcanın toplan düdüğünü duyar duymaz arka bahçeye geldim ve ceviz ağacının dalındaki yerimi aldım. Kimsenin görmemesi için de yaprakların arasına gizlendim.

Bahçeye ilk gelen kişi, müzisyen Yalçın abiydi. Kan ter içindeydi. Onu görünce güldüm ister istemez. Recep amcanın gözleri kocaman açılmış, şaşkın şaşkın ona bakıyordu. Hayretle sordu:

“Oğlum bu ne hal! Böyle çıkılır mı evden?”

İşte o zaman Yalçın abi durumun farkına vardı. Aceleyle evden fırlayıvermişti anlaşılan. Üstünde fanila ve şort, bir ayağında ayakkabı diğerinde terlik vardı. Geldiği gibi koşarak evine giderken kızgındı:

“Hep senin acelen yüzünden bunlar Recep amca. Bugün sana oy moy yok benden bilesin!” diye söyleniyordu. 

Veteriner Vedat da kızgındı. Kliniğinden çıkıp arka bahçeye geldiğinde kucağında beyaz bir kedi vardı:

“Plansız bir toplantı daha. Çalışan biriyim yahu ben! Hastam var, toplantıya kalamam. Yerime kedim Antuş’u bırakıyorum,” dedi sonra onu tembihledi: “Kulaklarını aç konuşulanları iyi dinle. Hayvan haklarına aykırı bir karar alınırsa acı acı miyavla hemen gelirim ben.” 

“Tövbe tövbe,” diye söylendi Recep amca, “Apartman toplantısında bir kedi eksikti.” 

Antuş, kokumu anında almış, ceviz ağacına tırmanıp yanıma gelmişti bile. Bana dostça baktığını görünce,

“Tok kedinin hali de bir başka oluyor,” dedim. 

“Haklı olabilirsin ama sen yine de bana pek güvenme,” dedi bıyık altından gülerek.

Ağacın dalından herkesi görebiliyorduk. 

Yalçın abi, iki dirhem bir çekirdekti ikinci gelişinde.  

Torunu Sanem’le bankta oturan Ayşe teyze, yanından koşarak iki kedi geçince anında kaşınmaya başladı.

“Biri şunları kovalasın bahçeden, alerjim tuttu vallahi,” dedi. 

“Sizin durumunuz psikolojik Ayşe Hanım,” dedi toplantıya balkondan katılan Zeynep teyze, “Bakmayın siz de onlara. Kedi bu! Geçip gitti işte.” Elinde örgüsü, balkondaki sandalyesine kurulmuştu. Recep amca ona ters ters bakıp homurdandı: 

“Bir toplantıya da adam gibi bahçede katıl be kadın.”

“Katılıyorum ama halinize gülmekten katılıyorum. Söylediklerinizi duymadım sanmayın Recep Bey. Ocakta yemeğim var, evden çıkamam. Siz de zırt pırt toplantı yapmayın efendim.”

Recep amca söylenenleri kulak arkası yaptı, açılış konuşmasına başladı.

“Dikkaaat! Altı numara şehir dışında. Kiralık olan eve henüz taşınan olmadı. Vedat’ın yerine toplantıya kedisi Antuş geldi. Zeynep Hanım balkondan katılıyor. Müzisyen oğlumuz Yalçın ve dört numarada oturan Ayşe Hanım burada. Toplantıyı başlatıyorum.”

Ayşe teyze söylendi,

“Daha dün toplanmadık mı Recep Efendi? Nedir böyle her gün, her gün. Ayol ben oğlumu görmüyorum bu kadar çok.”

  “Pek sayın apartman sakinleri! Siz sakin olabilirsiniz ama ben sinirliyim. Hem de çok! Çünkü apartmanımızda bir fare var!”

O anda irkildim. Benden bahsediyordu. 

Ayşe teyze “İmdaaat!” diyerek oturduğu sandalyeye tünedi. İnsanlar bir ağızdan konuşmaya başladılar. 

Zeynep teyze bağırdı yukarıdan: “Ayol şuncacık hayvandan mı korkuyorsunuz?”

Yalçın Ağabey: “Nerede gördünüz Recep amca? Emin misiniz fare olduğuna?”  

Apartmana geleli üç gün olmamıştı. Daha kendime istediğim gibi bir ev bulamadan varlığımı herkes öğrenmişti! Tadım kaçtı. 

“Boş ver. Bakma sen onun dediklerine,” dedi Antuş. 

“E tabi senin tuzun kuru! Keşke ben de kedi olsaydım. Kolaysa gel bir kereliğine fare ol.” 

Recep amca devam ediyordu konuşmasına: “Bahçede iki kedi besliyoruz ama kaşık düşmanı bunlar. Gördünüz işte az önce. Fareleri değil birbirlerini kovalıyorlar.” 

Antuş, “Meraklıysan sen yakala,” dedi ama neyse ki miyavlamasını bir ben anladım.

Recep amcanın sinirli konuşması Sanem’i korkutup ağlatmıştı. Torununun gözyaşlarına üzülen Ayşe teyze,

“Çocuğu ağlattınız Recep Bey!” diyerek sitem etti. “Apartmanı korusunlar diye besleyip duruyorsunuz ama yan gelip yatıyorlar. Belki de onları aç bırakmalı.”

“Yarından tezi yok, Evlere fare kapanı kurulacak Ayşe Hanım.”

“Ayy! Recep Bey ben hayatta yapamam öyle şeyler. Minicik canlıya tuzak falan kuramam,” diye itiraz etti Zeynep teyze.

“Söylemeyin efendim böyle şeyler. Vedat Bey’le siz şımartıyorsunuz zaten bunları…” dedi Recep amca. Konuşurken alnı terlemiş sesi zayıflamıştı. Sendeledi. Yakındaki banka güçlükle oturdu.   

Ben o sırada kendi canımın derdindeydim. Benim ve diğer farelerin yaşam hakkı söz konusuydu. Antuş’la göz göze geldik, “Tam zamanı, hadi,” dedim. 

Başladı bas bas miyavlamaya. 

Veteriner Vedat koşarak geldi. Gözleriyle Antuş’u ağaçta ararken beni hemen fark etti. 

Recep amca çimlerin üstüne yatırılmıştı. Zar zor seslendi yattığı yerden.

“Benim yaşadığım yerde fare yaşayamaz. Her yere fare zehri koyacağım. Günlerini görecek hepsi…” 

Çevresindekiler onu iyileştirme çabasındaydı. Biri su içirdi. Bir başkası bileklerine kolonya döktü. Vedat Ağabey, Zeynep teyzenin sepetle sarkıttığı tansiyon aletiyle ölçüm yaptı.

“Amcacığım tansiyonun uzay mekiğini yakalamış,” dedi gülerek. Sonra ciddileşti: “Yahu koca adamsın, bırak minicik hayvanların peşini. Bir tanısan, çok seversin onları. Dur bak, birini çağırayım da elini öpsün!” 

Recep amca “İstemeeem!” dedi güçlükle.  

Vedat ağabey, “Tamam tamam, şaka yaptım amcacığım,” dedi. Sonra Antuş’la bana döndü, “Hadi, gidelim biz,” dedi, dükkânına yürüdü.

“Zıpzıp atla bakalım aşağıya. Kimseye görünmeden beni takip et,” dedim sevimli fareye. “Bundan sonra beraberiz. Bizim dükkânda eski bir fare deliği var. Orada yaşarsın ama kedilere ve Recep amcaya görünmek yok ona göre.”

Antuş bunları söyler söylemez fırlayıp gitmişti. Ben de ağacın gövdesine tutunarak biraz aşağıya indikten sonra kendimi çimlerin üzerine bıraktım ve peşinden koştum.

Toplantı yarıda kesilmişti, Recep amca hastalanmıştı ama iyileşecekti. Benim için yepyeni bir hayat başlıyordu. Artık bir adım, bir barınağım ve yeni dostlarım vardı. 


*Bu etkinlik Nilüfer Dinç Demirok tarafından hazırlanmıştır.

KONU: Bir apartmanda yaşayan hayvan dostu veteriner, kedisi ve bir farenin gözünden komşular arasındaki ilişkiler ve hayvanlara yönelik tutumlar anlatılmaktadır. Apartman yöneticisi Recep Amca'nın farelerden kurtulmak istemesi, ancak veterinerin ve bazı komşuların hayvan haklarını savunması hikâyenin temel çatışmasını oluşturur. Hikâye, hayvanlara yönelik önyargıların aşılması ve dostluğun önemini vurgulamaktadır.

TEMA: Önyargılar ve Hayvan Sevgisi

ANAHTAR KELİMELER: Apartman, Fare, Toplantı, Veteriner, Kedi, Dostluk, Ön yargı, Hayvan hakları, Komşuluk

 

KIPIR KIPIR DÜŞÜNCELER:

  • Hikâyede fareye nasıl davranılıyor? Bu, hayvanlara karşı nasıl bir tutum olduğunu gösteriyor?

  • Recep Amca neden farelerden kurtulmak istiyor?

  • Recep Amca’nın fare hakkındaki düşünceleri zamanla değişebilir mi? Neden?

  • Apartmandaki komşular hayvanlarla ilgili farklı görüşlere sahip. Sen kimin görüşüne daha yakınsın? Neden?

  • Hayvan hakları konusunda apartman sakinleri daha bilinçli olsaydı hikaye nasıl değişirdi?

  • Okurken içindeki deyimleri bakalım bulabilecek misiniz bakalım?

KIPIRDATAN ETKİNLİKLER:

  • Hayvan haklarını savunan afişler hazırlayabilir misin? Haydi sloganlar hazırla ve posterini oluştur. Posterinin çıktısını alıp sınıf duvarlarında veya odanın duvarlarında sergileyebilirsin. Sonra arkadaşlarını toplayıp posterin hakkında konuşmaya ne dersin? 

  • Bu hikâyeyi farklı bir şekilde bitirseydiniz nasıl olurdu? Kendi alternatif sonlarını yazabilir misin? 

  • Gruplara ayrılıp ve hikayedeki karakterleri canlandırmaya ne dersin? Bir grup apartman toplantısını canlandırırken, diğer grup farenin gözünden olayları anlatabilir mi? Sonra herkes, karakterlerinin yerine kendini koyarak nasıl hissettiğini paylaşsın lütfen.



1 Comment


Yayla Boztaş
Jun 28

Bütün öyküler çok güzel, yaratıcı, çocuklarda farkındalık oluşturacak, zevkle okunacak öyküler. Yazar ve çizerleri kutlarım.

Like
İletişim
  • Instagram
  • Facebook

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

YAYIMCI: YAKIN KİTABEVİ İMTİYAZ SAHİBİ: LEVENT SALICI © 2021 KIPIRTI ÇOCUK DERGİSİ HER HAKKI SAKLIDIR. KAYNAK BELİRTİLMEK KOŞULUYLA YAZILARDAN ALINTI YAPILABİLİR. DERGİDE YAYIMLANAN TÜM ESERLERİN SORUMLULUĞU YAZARLARINA AİTTİR.

​SSS.-SİTE İÇİNDE ARADIĞIM METNİ NASIL BULABİLİRİM?

CONTROL+F TUŞLARINI AYNI ANDA TIKLAYIN. EKRANA GELEN BOŞ KUTUCUĞA ANAHTAR KELİMELERİ YAZIN. ÖRN. YAZAR İSMİ, BÖLÜM ADI, BAŞLIK VB. SONRA ENTER TUŞUNA BASIN. İLGİLİ KELİMELERİN OLDUĞU METİNLER RENKLENDİRİLMİŞ OLARAK EKRANINIZA GELECEKTİR.

bottom of page