top of page
Ara

UÇMAK

Yazarın fotoğrafı: Ayhan GündüzAyhan Gündüz

Güncelleme tarihi: 22 Oca



Resimleyen: Ecem EKER
Resimleyen: Ecem EKER

Doğadaki uçan canlılara karşı hep ilgim vardı. Kelebeklerin ani hareketlerine, atmacaların havada asılı kalmasına, kartalın gökyüzünde süzülmesine hayranlıkla bakakalırdım. Onlara imrenir, uçmanın özgürlüğünü yaşamak için neler vermezdim… Bu nedenle sürekli belgesel izlemekten kendimi alamıyordum.

İlk uçağı yapan Wright kardeşlerden tutun, konu ile ilgili yeni çalışmaları da yakından takip ediyordum. Rüyalarımda istediğim şekilde uçmanın keyfini hiçbir şeye değişmezdim. Uyanınca gözlerimi hemen kapatıp uçtuğum rüyalara tekrar gitmek isterdim. Uyusam bile onları yeniden göremezdim ve yataktan kızarak kalkardım.

Uçan küçük böcekleri yakından görmek için yakalar, saatlerce inceler sonra onların kaçışlarını izlerdim.

Havaların piknik yapmaya izin verdiği, çiçeklerin taç yapraklarını cömertçe sunduğu, ilkbaharın son zamanlarıydı. Pikniğe gittiğimiz yer, çeşit çeşit çiçeklerle süslenmişti. Her çiçek, gelecek nesillere meyve vermek için arıları çağırıyor gibiydi. Kırmızı en kırmızı, sarı en sarı, mavi ise gökyüzüyle yarışıyordu. Yanı başımdaki çiçeğe konan siyah, büyük ve ayakları tüylü arıyı görünce dikkat kesildim. Çok hızlı uçuyor ve ani manevralar yapıyordu. Onu yakalayıp yakından incelemek üzere elimdeki kavanozla yaklaştım. Ancak o benden hızlı davranıp işaret parmağımı soktu ve birden gözden kayboldu.

Parmağımdaki ağrıyı, zihnimin derinliklerinde hissediyordum. Parmağımı hızlıca salladım, ısırdım. Soğuk suya koydum, toprağa ve ağacın gövdesine sürttüm. İstemsizce yaptığım bu davranışlar gereksizdi, ağrının geçmesine de bir katkısı yoktu. Kontrolsüz hareketlerimi gören babam ve annem koşarak bana doğru geldiler. Durumu hızlı bir şekilde, nefes nefese ve ağlayarak anlattım. Ağrılarım gitgide çoğalıyordu. Dayanılmayacak hal almıştı. Gözlerimi açıp kapatıyor, parmağımı sıkıyor ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Gözlerimi açtığımda ağrılarım azalmış, sakinleşmiş bir halde hastane odasında yatarken buldum kendimi. Isırılan parmağım vücuduma göre daha fazla morarmıştı. Çok halsizdim. Kolumdaki serumun iğnesini görüyor ancak hissetmiyordum. Annemin elimi tutuğunu görüyor ama dokunduğunu ve sıcaklığını anlamıyordum. Babamın elini alnıma koyup, “ateşi yok” dediğini duysam da dokunduğu anı hissedemiyordum. Ellerimle bir şeyi tutup tutmadığımı anlayamıyordum.

Annem “Bu uçma merakın daha başına neler getirecek, söylüyorum söylüyorum hep boş. Dinleyen, dikkate alan yok! Baban da sana destek tabi. Başına gelene bak!” dedi.

Babam, “Şimdi zamanı değil, sonra konuşuruz.” diyerek parmağıyla sus işareti yaptı.

İçeriye, nöbetini bitirmek üzere olan yorgun ve saçları dağılmış doktor gelince annem sustu. Doktor, yatağın başındaki kâğıtlara ölüm sessizliği ile baktı. Bana gülümsedi ve “Ali, iki gün bizimlesin, durumunu takip edeceğiz,” dedi.

Geldiğinden daha hızlı adımlarla odadan çıktı. Annemin yanıma oturup benim onu hissedemediğim ellerimi tuttuğunu gördüm. Babam önce lafı ağzında bir-iki geveledi. Sonra, “Dokunma duyunu kaybetmişsin. Doktorlar birkaç hafta süreceğini söylüyorlar ama kesin bir zaman vermediler. Hep birlikte bu sorunun üstesinden geleceğiz” dedi.

Babamın ağladığını ilk kez gördüm. Demek durumum hiç iyi değildi.

İlaçların etkisinin azalmasıyla hissetmediğimi iyice anladım. Yatağım ve giysilerim yok gibiydi. Her şeyle aramızda bir boşluk oluşmuştu. Elimdeki kaşığı tutup tutamadığımı bilmiyordum. Yediğim yemeği başkası yermiş gibi hissetmek çok garipti. Ayağa kalktığımda yere basmıyor adeta uçuyordum. Yerin soğukluğunun benim için önemi yoktu. Bir oyuncağın yumuşaklığı, sertliği ve pürüzlü olup olmaması anlamını yitirmişti. Dokunduğunu hissetmemek uzay boşluğunda olmak gibiydi. Beni sokan arının verdiği uçma duygusuyla yaşamak ilginçti.

Doktor son kontrolünde “Biraz zaman alacak ama gittikçe iyileşiyor. Daha önce de söylediğim gibi zamana ihtiyacımız var. Sizi taburcu ediyorum bir hafta sonra görüşürüz,” dedi ve bana gülümseyerek odadan çıktı.

Babam, dağılmış eşyaları topladı. Annemle birlikte elbiselerimden tuttular, beni hastaneden yavaş adımlara çıkardılar. Rüyalarımdaki gibi uçarak ilerleyebiliyordum. Merdivenlerden uzay yürüyüşü yaparak iniyordum sanki. Arabanın içinde boşluktaymış gibiydim. Eve geldik. Babamla birlikte girdiğim banyoda, duştan akan su benden uzaktaydı.

Her şeyden uzak olmak… İşte istediğim buydu.


BEN UÇUYORDUM.

Ayaklarım yere basmıyordu, oturduğum koltukta aramda boşluk vardı. Bu uçma duygusu beni önceleri mutlu ediyordu.

Annem, babam ve hastalığım için gelen dedem bana bakıp üzülüyorlardı. Dedem elimi tutuyor, yanağımdan makas alıyor ve beni öpüyordu. Ben ise yapılanları görüyor, öpme şapırtılarını duyuyor ama hissetmiyordum. Eskiden olsa öpme ıslaklığı beni rahatsız ederdi. Dokunulduğunu bilmeme duygusunun bende yarattığı olumsuzlukları düşündüm. Hissetmenin, görmek, işitmek, tat almak kadar önemli olabileceğini işte böyle öğrenmiştim.

İki hafta sonra...

Ayaklarımın halıyı hissetmesini önce anlamamış, sonra yürüyünce o dokunuşun sevincini yaşamıştım. Giysilerimin vücuduma değdiğini fark etmem de kısa süre sonra oldu. Ellerimi musluğun altında tutup epeyce bekledim, yüzümü su ile yıkadım. Suyun soğukluğunun verdiği ferahlamanın tadını çıkardım. Annemin sıcak elini, dedemin şıpırtılı ıslak öpüşlerini, babamın sarılmasının verdiği duyguları özlediğimi fark ettim.

Bunca olumsuzluklara rağmen, siyah tüylü büyük arıya teşekkür ettim.

Bir süreliğine uçma duygusunu hissettirdiği için mutluydum. Şanslıydım, kaç kişi bu duyguyu yaşayabilirdi ki? Arının sokma anını ve ağrısını düşündükçe, bir daha arılara yaklaşmamanın iyi olacağına karar verdim.

Şimdi mi?

Hayallerimin peşini bırakmadan devam ettim, pilot oldum.

Uçabiliyorum!

Tek farkla.

HİSSEDEREK.


*Bu etkinlik Betül Çakıroğlu tarafından hazırlanmıştır. 

KONU: Uçmaya ilgisi olan bir çocuğun bu hissi bir kaza ile yaşaması.

TEMA: Uçmayı sevmek.

ANAHTAR KELİMELER: Uçmak, arı, dokunma hissi, beş duyu.


KIPIR KIPIR DÜŞÜNCELER:

  • Şu anda en merak ettiğiniz şey nedir?

  • Tarihte uçmayı kafasına takmış ve bununla ilgilenen insanlar var mıydı? Bunlar kimlerdi?

  • Bir duyu kaybı eksiklik olsa da başka duyuların güçlenmesine sebep oluyor denir. Siz ne düşünüyorsunuz?

  • Kuşlar hangi hayvandan evrimleşmiştir? Bunu biraz düşünelim. Sonra araştıralım. Cevap sizi şaşırtabilir. Hazır olun!

  • Dünyada 18.000 kuş türü var. Siz kaç tanesini sayabilirsiniz?


KIPIRDATAN ETKİNLİKLER:

  • ‘Karanlıkta Diyalog’ ve ‘Sessizlikte Diyalog’ isimli müzeleri duydunuz mu? Engelsiz

yaşam için empati yapmamızı sağlayan bu müzeleri gezmeye ya da buna şansınız

yoksa araştırmaya ne dersiniz?

  • Kuşların nasıl uçtuğunu araştıralım mı? Kemik yapısı ve tüylerle ilgili neler

bulabildiniz?

  • Uçmak isimli ödüllü kısa animasyon filmini seyredin. Başarmak istediğiniz şeyleri

düşünün ve listesini yapın. Filmi seyredince vazgeçmemeniz gerektiğini

anlayacaksınız. Tıpkı bu metindeki gibi. 

  • Bir arı ile röportaj yapsanız ona neler sorardınız?

  • Uçan Tepsi deneyini internetten araştırın ve bir büyüğünüz ile birlikte yapmayı

deneyin. 

  • Leonardo Da Vinci’nin kanat çizimlerini gördünüz mü?



Siz bir kanat tasarlasanız nasıl olurdu?

  • Bu öykünün resminden ilham alarak bir hikâye yazın.

198 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

DURGUN MAVİ

Comments


İletişim
  • Instagram
  • Facebook

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

YAYIMCI: YAKIN KİTABEVİ İMTİYAZ SAHİBİ: LEVENT SALICI © 2021 KIPIRTI ÇOCUK DERGİSİ HER HAKKI SAKLIDIR. KAYNAK BELİRTİLMEK KOŞULUYLA YAZILARDAN ALINTI YAPILABİLİR. DERGİDE YAYIMLANAN TÜM ESERLERİN SORUMLULUĞU YAZARLARINA AİTTİR.

​SSS.-SİTE İÇİNDE ARADIĞIM METNİ NASIL BULABİLİRİM?

CONTROL+F TUŞLARINI AYNI ANDA TIKLAYIN. EKRANA GELEN BOŞ KUTUCUĞA ANAHTAR KELİMELERİ YAZIN. ÖRN. YAZAR İSMİ, BÖLÜM ADI, BAŞLIK VB. SONRA ENTER TUŞUNA BASIN. İLGİLİ KELİMELERİN OLDUĞU METİNLER RENKLENDİRİLMİŞ OLARAK EKRANINIZA GELECEKTİR.

bottom of page