top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıİlknur Erdoğan

İZMİR’İN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇAR

Güncelleme tarihi: 31 Ara 2022



Bizi biz yapan bize kimlik kazandıran sadece ailemiz değildir. Yaşadığımız şehrin de bizim üzerimizde hakkı vardır. O şehrin kucağına doğarız aynı zamanda, görünmez elleriyle bize sımsıkı sarılır ve bizi bağrına basar. Ayrı kalmak istemeyiz ondan çünkü kollarında güvendeyizdir.


Meltemli sokaklarına çağırır bizi, o sokakların öykülerine çağırır, dumanı üstünde sofralarına çağırır. Biz lezzet duraklarında soluklanırken şairleri dizelerini fısıldar kulağımıza. İzmir’de yaşıyorsanız eğer Necati Cumalı, Urla’dan çıkagelir. Bir meltem tatlı tatlı teninizi okşarken kulağınıza fısıldar:


Güneş Delisi

Akan suyu severim ben

Işıldayan karı severim

Bir yeşil yaprak

Bir telli böcek

Yeşeren tohum

Güneşte görsem

Sevinç doldurur içime

Bir günü

Güzel bir günü

Güneşli bir günü

Hiçbir şeye değişmem

Onun için savaşı sevmem

Onun için zulmü sevmem

Onun için yalanı sevmem

Bilirim yaşamaz güneşte

Bilirim yaşamaz yan yana aşkla

Ne haksızlık

Ne korku

Ne açlık


Siz, neler anlatırsınız şehrinize dair bilemiyorum. Ama ben bir İzmirli olarak yine şair Homeros’un peşi sıra size çok şey anlatacağım. Çünkü şehrimin güneşini kucaklamayı çok seviyorum, Körfez'deki martılara gevrek atmayı, sabahları boyoz-yumurta yemeyi çok seviyorum. İnsan sevdiğini tanımaktan keşfetmekten bir an olsun bıkmaz. Aksine bu keşifler sevenle sevilenin bağlarını ilmik ilmik dokur.



Homeros

Smyrna'da doğduğu ve Sakız'da yaşadığı söylenir. Meles Çayı kıyısında doğmuş. Adı da Melesigenes imiş. Meles'in oğlu demek. Homeros, Smyrna'yı "Gök kubbenin altındaki en güzel şehir" olarak betimlemiştir.




Yaşadığım şehrin sokaklarında daha önce kimler dolaşmış bu dingin mavilikle daha önce kimlerin gözleri buluşmuş ve Can Yücel ‘in değişiyle "denizlerin sokak çocuğu" martılara kimler ekmek atmış? Bilmek istersiniz, diye düşünüyorum. Bunun için kısa bir tarihi yolculuğa çıkacağız. Kemerlerinizi bağlayın lütfen! Başlasın yolculuk!


Günümüzde İzmir olarak kullandığımız isim, Smyrna kelimesinin dönüşmüş biçimidir. İzmir adının Ana Tanrıça/Kutsal Ana anlamlarıyla ilgili olduğu düşünülmektedir. Sözcük büyük olasılıkla Hitit kökenlidir.


M.Ö.1100 yıllarından sonra Yunanistan'dan gelip Kuzeybatı Anadolu kıyılarına yerleşen Aiol'ler tarafından kurulan on iki kent arasında sayılmaktadır. Bayraklı'da yapılan kazılarda elde edilen buluntular, İzmir'in kuruluşunun M.Ö. 3000 yıllarına kadar indiğini göstermektedir.


Tarihte büyük bir sıçrama yaparak, “Peki biz Türkler ne zaman geldik?” sorusunun yanıtını arayacak olursanız. 1071 yılında Büyük Selçuklu Ordusu'nun Doğu Roma Ordusu karşısında kazandığı zafer sonucu geldik. Bu dönemi, büyük Türk denizcisi Çaka Bey'in 1095 yılına kadar devam edecek olan egemenlik yılları izler. İzmir, 1317 yılında bir Türkmen Bey'i olan Aydınoğlu Umur Bey'in denetimi altına girer. Rodos şövalyelerinin katıldığı bir Haçlı Seferi'nde Liman Kalesi Latinlerin eline geçer ve Pagos Dağı'nın zirvesindeki Kadifekale ise Türklerin egemenliğinde kalır. Böylece kent, uzun bir süre devam edecek olan bu yapısına kavuşmuş olur. Yukarıda "Türk İzmir" ve aşağıda "Hıristiyan İzmir" olmak üzere ikiye bölünür. 1426'da Osmanlılar, Aydınoğlu Beyliği'ne son vererek, Batı Anadolu ve İzmir'i egemenlikleri altına alırlar. Böylece, Osmanlı egemenliğine dek süren İzmir'in yönetsel belirsizliği de sona erer.


Cumhuriyet öncesi yıllara gelirsek. Birinci Dünya Savaşı'nın yitirilmesi, İzmir ve Ege için sonun başlangıcı olur. 15 Mayıs 1919'da başta İzmir olmak üzere, tüm Ege Bölgesi Yunan işgali altına girer ve bölgede yeni bir yapılanma başlar. Dünya Savaşı'nın galip devletleri, işgalle Osmanlı Devleti'ne Sevr Antlaşması'nı imzalatmayı hedefler. Sevr Antlaşması, başta İzmir olmak üzere Ege Bölgesi'nin Yunanistan'a bağlanmasını öngörür.


İzmir'in işgaliyle birlikte, Ege'de işgalci Yunanlılara karşı Türk ulusal direniş hareketi başlar. İzmir'de gazeteci Hasan Tahsin tarafından atılan ilk kurşun Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın başlangıcını simgeler. Konak Meydanı’nda bu günü simgeleyen İlk Kurşun Anıtı vardır.


9 Eylül 1922'de Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi ile Yunan işgali sona erer. Ancak, İzmir 13 Eylül sabahı tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşamaktan kurtulamaz. Basmane semtinde başlayan yangın, iki milyon altı yüz bin metrekarelik bir alanda yirmi binden fazla ev ve işyerini yok eder. İzmir, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu sonrası "Zümrüdü anka" kuşu gibi kendi külleri içinden adeta yeniden doğar.


Tarihi yolculuğumuz bitti diye düşünmeyin çocuklar yolculuk sizinle devam edecek. Şehrimizin en meşhur meydanı Konak’ta buluşmalısınız sevdiklerinizle.


Şehrimin simgesi Saat Kulesi’nin etrafındaki güvercinlerin kanatlarıyla gökyüzüne sarılmasını mutlaka izlemelisiniz. Her ziyaret edenin Konak Meydanı’nda bir fotoğrafı olmalı. Gelirken elinize kuş yemi almayı unutmayın, unutursanız da bir kolayı mutlak bulunacaktır. Bunu Konak Meydanı’na gidince anlarsınız.


Eski adı ‘Dolma’dır bu meydanın. Çünkü bu bölge denizin doldurulması sonucu kazanılmıştır. Burada konak adı verilen geçmişi 1804 yılına kadar uzanan Hükümet Konağı sizi ünlü tarihi çarşımız Kemeraltı’nın girişinde karşılar. Çarşımızı mutlaka gezmelisiniz Hiçbir AVM hâlâ pabucunu dama atamamıştır. Kemeraltı’na gitmişken tarihi Havra Sokağı’na uğramayı da unutmayın. Sizler yaşındayken her hafta anneannemle bu sokağa alışverişe giderdik ve o gün kalbim şenlik yaşardı. İple çekerdim haftalık alışveriş gününü. Sokağın kısa öyküsüne gelince, on yedinci yüzyıldan itibaren İspanya ve Portekiz’den gelen Yahudiler bu bölgeye yerleşmiş ve havralar inşa etmiş. Görmek isterseniz Konak Meydanı’ndan İzmir Mezarlıkbaşı’na kadar dar ve gizemli sokaklardan güzel bir yolculuk sizi bekliyor.

Mutlaka gezilecekler:

Alsancak Atatürk Müzesi, İsmet İnönü Anı Evi

Uşakizade Köşkü

Tarihi Kemeraltı

Kızlarağası Hanı

Asansör

Latife Hanım Köşkü

Bergama Antik Kenti

Efes Antik Kenti


Mutlaka tadılması gerekenler:

Boyoz, gevrek, kumru, söğüş, bomba, sübye, şambali


İz bırakanlar:

Halikarnas Balıkçısı, Necati Cumalı, Attila İlhan, Muzaffer İzgü, Hidayet Karakuş,

Tarık Dursun, Ahmet Adnan Saygun, Ayhan Işık



55 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page