top of page

FÜREYa koral "atEşin kızı"

  • Yazarın fotoğrafı: Sultan Topçu
    Sultan Topçu
  • 4 gün önce
  • 3 dakikada okunur

Son Osmanlı... Saltanatı ve sarayı ülkesinden üstün tutan bir padişah: Vahidettin...

Ülke, keder, yoksulluk ve umutsuzluktan örülmüş eski bir hırka gibiydi o yıllarda.

Yine de güneş, zaman zaman, kara bulutları delerek ışığını ulaştırabiliyordu yeryüzüne.

Henüz umudunu yitirmemiş insanlar, vatan sevgisi ile dolu gençler, ülkesini savunmaya hazır

askerler, komutanlar vardı. İşte o değerli kişilerden biriydi Mustafa Kemal.

Halk, Balkan ve 1. Dünya Savaşı’ndan sonra her yeri işgal edilmiş memleketi

kurtarmak için seferber olmuştu. Milletçe yürüdükleri özgürlük yolunun sonunda ufuktan

güneşi yeniden doğurtmuşlardı.

Sevgili çocuklar, sizlere sözünü edeceğim sanatçımız Füreya Koral, bebekliğini

Balkan Savaşı yıllarında , çocukluğunu ise 1. Dünya Savaşı sırasında geçirmişti. Asker olan

babası Mehmet Emin Paşa, cepheden cepheye koşturmuştu. Milli Mücadele için gerekli

konuları görüşmek üzere evine mavi gözlü, yakışıklı ve keskin bakışlı bir asker davet etmişti.

Füreya, evde yapılan bu toplantının gizli olduğunu anlamış, hayran hayran Mustafa

Kemal’e bakmıştı. Henüz dokuz yaşında olan Füreya, keman çalıyor, Fransızca konuşuyor ve resim yapıyordu. Mustafa Kemal ona “Keşke her Türk kızı sizin gibi lisan ve müzik bilse,

kimbilir belki bir gün…” demişti. Küçük kız, hiç unutmadı mavi gözlü adamın söylediklerini.

Biliyordu O’nun dediği “bir gün”ün geleceğini.

Füreya, gençliğe yeni yeni adım atarken Kurtuluş Savaşı başlamıştı. Babası da o gizli

toplantıda adı geçen diğer askerler de ülkeleri için ciddiyetle çalışmaya devam ediyordu. Kapı aralarından dinlediği konuşmalar zaferin yaklaştığını, karamsarlığın uzaklaştığını fısıldar gibiydi. Duyduklarını kimseye anlatmıyor, direnişin gizli takipçisi olarak atılan her adımı gururla izliyordu. Ve zaman ne de çabuk geçiyordu... Gençliğinin coşkusu ile Cumhuriyet coşkusunu aynı anda yaşayan Füreya, 30 Ekim 1923 sabahı çağdaş bir ülkeye uyandığında Mustafa Kemal’in “keşke”sini anımsadı .“Keşke her Türk kızı…” diye devam eden tümcesini...

Koştu, yatağının altında sakladığı kutuyu çıkardı. Babasının Çanakkale’den gönderdiği

mektubu, İzmir’e atandığı sırada çekilmiş fotoğrafları, keman dersi alırken takip ettiği ilk nota

kâğıdını bir kenara koyup defterini açtı.

Uçları kıvrılmış defterin sararmış sayfalarını çevirdi birer birer. Latife Hanım ile

nikahları kıyıldıktan sonra Mustafa Kemal İzmir’de evlerine konuk olmuştu. O keskin bakışlı

adam anımsamıştı, karşısında gördüğü genç kızın bir zamanlar elinden kahve içtiği Füreya

olduğunu. O gün Mustafa Kemal’in defterine yazdığı notu okudu:

“Füreya Hanım, görüyorum ki siz çok çalışkan bir insansınız. Millet sizden çok şey

bekliyor. Çalışmalı ve bir şeyler vermelisiniz memlekete.”

Karar verdi Füreya. Yeni ve bağımsız ülkenin, yenilikçi ve özgür kadını olarak

geliştirecekti kendini.



Kemanını eline aldı ve pencerenin önüne geçip çalmaya başladı hayallere dalarak. Çok

çalıştı Füreya. Notre Dame de Sion Kız Lisesinde öğrenim gördükten sonra bir süre İstanbul

Üniversitesinde Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne devam etti. Sonra evlendi, Bursa’ya

gitti. Çok mutlu olamadı evliliğinde. Hayallerini gerçekleştirebileceği bir yaşam kuramadı

Bursa’da. Evliliğini bitirip İstanbul’a döndü.

Yaşadığı zorluklara, geçirdiği hastalıklara karşın hiç pes etmedi. Öğrenmeye ve

kendini geliştirmeye devam etti.

İkinci evliliğini Atatürk’ün çok yakın arkadaşı olan Kılıç Ali ile yaptı.1938’e dek

Atatürk’ün de içinde bulunduğu kültür sohbetlerinden beslendi. Kendi beslendikçe çevresini

de beslemek istedi kültürle. Ancak 1945’te verem hastalığına yakalandı. İsviçre’de tedavi

gördü.


Tedavisi sürerken ona en iyi gelen şey, avuçları ile şekil verdiği toprakla karışmış

suydu; yani çamur! Füreya’nın aklı ile biçim ve anlam kazanan seramik... Gördüğü tüm

güzellikleri çamurla yoğuruyor, yeni yeni güzellikler yaratıyordu. İlk zamanlarda sürekli

kuşlar yaptı seramikten. Özgürlüğü, saflığı, mutluluğu simgeleyen kuşlar. Dayısı olan

Halikarnas Balıkçısı kadar çok renk kullandı. Seramikleri hem sanat yapıtı hem şiir dinletisi

gibiydi.

1951’de, ilk sergisini Paris’te açtı. Mustafa Kemal’e verdiği sözü tutmuş olmanın

mutluluğu ile seramik sanatçısı bir Türk kadını olarak ülkesini temsil etmekten gurur duydu.

Ancak zamanın yaygın hastalığı verem yeniden yakaladı onu. Yine en büyük ilacı

tutku ile yarattığı seramikler oldu. İkinci kez hastalığı yenmeyi başardı ve İstanbul’a geri

döndü. Yine çıkardı yatağının altındaki kutuyu. Birer birer karıştırdı geçmişten kalan

fotoğrafları, mektupları ve uçları kıvrılmış, sararmış sayfaları… Henüz dokuz yaşındayken

duyduğu o tümceyi anımsadı yeniden. “Keşke her Türk kızı…”

Şimdi ise yıl 1960 idi. Ne Mustafa Kemal Atatürk yaşıyordu ne de babası Emin Paşa.

Yıllardır eline almadığı kemanı çıkardı kutusundan. Penceresinin önüne geçti. Onlar için

çaldığı müzik yas değil, umut ezgileriyle doluydu. Onlardan öğrendiği en büyük değerdi

umut. Kemanını usulca yerine koyup çalışma masasının başına geçti. Düşündü, seramik

sanatını Türkiye’de başka gençlere aşılamak için çalışmalıydı. Plan yaptı önce, ne zaman ne

yapacağını tek tek listeledi. Atölyesini derslik gibi kullanmaya başladı.

Ateşin kızı, yeni kıvılcımlar yaratıyordu atölyesinde. O kıvılcımlar da başkalarını…

Cannes, Prag, İstanbul ve Washington’da çeşitli ödüller aldı Füreya Koral.

1990 da “Yürüyen İnsanlar ”adlı pişmiş heykelciklerini yaptı. Nedeni sorulduğunda,

“Boş gözlerle bakan; nereye niçin gittiğini bilmeyen insanlarla karşılaşıyorum," diye yanıt verdi. Bu nedenle atölyesinde yetiştirdiği gençlere, yaşama hep dolu dolu bakmaları,

kendilerine hedefler koyup bunun için çalışmaları yönünde esin kaynağı oldu.


Füreya Koral (1910, 1997) Türk seramik sanatçısı

1947'de İsviçre'de öğrenmeye başladığı bu sanatı, Paris'te iki yıl çeşitli atölyelerde

geliştirdikten sonra öncü çalışmalarını Türkiye'de hayata geçirdi. İlk Türk profesyonel kadın

seramik sanatçısı oldu. Seramiği mimaride kullanmadaki öncü girişimi, sanatçılığındaki en

önemli adımıdır.


Görsel kaynaklar:

1. ve 3. fotoğraf www.oggusto.com

2. Yapay zeka ile yapılmıştır.



Comments


İletişim
  • Instagram
  • Facebook

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

YAYIMCI: YAKIN KİTABEVİ İMTİYAZ SAHİBİ: LEVENT SALICI © 2021 KIPIRTI ÇOCUK DERGİSİ HER HAKKI SAKLIDIR. KAYNAK BELİRTİLMEK KOŞULUYLA YAZILARDAN ALINTI YAPILABİLİR. DERGİDE YAYIMLANAN TÜM ESERLERİN SORUMLULUĞU YAZARLARINA AİTTİR.

​SSS.-SİTE İÇİNDE ARADIĞIM METNİ NASIL BULABİLİRİM?

CONTROL+F TUŞLARINI AYNI ANDA TIKLAYIN. EKRANA GELEN BOŞ KUTUCUĞA ANAHTAR KELİMELERİ YAZIN. ÖRN. YAZAR İSMİ, BÖLÜM ADI, BAŞLIK VB. SONRA ENTER TUŞUNA BASIN. İLGİLİ KELİMELERİN OLDUĞU METİNLER RENKLENDİRİLMİŞ OLARAK EKRANINIZA GELECEKTİR.

bottom of page