top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıEmek Yalın Orhon

DOĞAYA KULAK VER

Güncelleme tarihi: 10 Nis 2023



Hiç gözlerinizi kapatıp etrafınızdaki sesleri dinlediğiniz oldu mu? Doğa aslında bir konser salonudur. Dikkatinizi çevrenizdeki seslere verirseniz içinde sıcacık melodilerin, keskin ritimlerin, birbirini tamamlayan armonilerin varlığını keşfedersiniz. Doğa, bize her gün bir müzik şöleni sunar.

Besteciler doğaya pek çok defa kulak vermiş, ona ait olan sesleri notaya dönüştürmüşlerdir. Bu sesler zaman zaman enstrümanlarla, bazen insan sesiyle veya aynı anda her ikisi ile bizi karşılar. Kimi zaman sakince esen bir rüzgȃrdır. Kimi zaman da bir anda patlayan şiddetli bir fırtına olarak çıkarlar karşımıza. Konser salonu müzik aracılığıyla, kuşların öttüğü bir ormana dönüşebilir ya da meltem esintisinin hışırdattığı çimenlerle bürünmüş yemyeşil bir çayır olur. Deniz dalgalarının dövdüğü bir mağarada açabilirsiniz gözlerinizi. Bir nehrin sıcak ve soğuk iki su kaynağından doğup büyümesine şahit olursunuz. Şehrin ortasında akıntıda yüzer bulursunuz kendinizi.

İşte bizleri yukarıda bahsettiğim atmosferlere sürükleyen “Dört Mevsim” en çok duyduğumuz eserlerden biridir. Ünlü besteci Antonio Vivaldi tarafından keman ve yaylı orkestra için bestelenmiştir. Eserin 1716- 1717 yılları civarında yazıldığı düşünülmektedir. Vivaldi, o zamanlar kız çocuklarının kaldığı yetimhanede keman dersleri vermiş ve onlarla konserler düzenlemiştir. Bu sırada yazdığı on iki keman konçertosunun* ilk dördü “Dört Mevsim” ismini almış ve ünlenerek günümüze kadar ulaşmıştır. Canlı, kolay anlaşılır ve tanımlayıcı müzikal tasvirleri her yaştan dinleyiciyi kendine bağlamıştır. Besteci yaşadığı coğrafyaya ait ikliminin iniş çıkışlarını, oldukça anlaşılır şekilde enstrümanlar aracılığı ile gözler önüne sermiştir. Keman konçertolarının her biri bir mevsimi anlatır. Eserde bestecinin yazdığı düşünülen soneler** bulunmaktadır. Bu sonelerin varlığıyla müzisyen ve dinleyici için müzik, oldukça anlaşılır hale gelir. Her mevsim, yani konçertoların her biri üçer bölümden oluşur. Ben sizlere burada fikir sahibi olmanız için bir kaç bölüm seçtim. Soneleri birebir paylaşmasam da onları kılavuz olarak alarak müziği sizlere anlatacağım.




İlk konçerto ilkbahardır. Birinci bölüm kemanın sesinde duyduğumuz kuşların, şakıyarak baharı müjdelemesi ile başlar. Orkestradaki kemanların yumuşacık bağlı notaları, bir pınarın hafif esen rüzgâr eşliğinde akışını anlatır. Yine kemanların hızlı notaları bir anda gökyüzünü karartan fırtına ve şimşeklerin gelişidir. Sonunda ise yeniden kemanın sesi aracılığıyla kuşların onları susturmak istercesine öterek geri dönüşlerini duyarız.


Yaz mevsimini betimleyen ikinci konçertonun son bölümünde, bir çoban ne yaşayacağını bilemediği için yaklaşan fırtınadan korkmaktadır.

Üçüncü konçerto bize sonbaharı anlatır. İlk bölümde köylüler hasat zamanını şarkılar ve danslarla kutlar. Eğlenceden sonra ise uykuya çekilmişlerdir.


Kış mevsiminde besteci karın içine atar bizi. Tir tir titreriz. Isınmak için koşarız. Dişlerimiz takır takır takırdar. Eserin son konçertosunun ilk bölümünde müzik aracılığıyla bu resim canlanır.


Dört mevsimi dinlerken doğanın tüm hallerini ve insanların ona gösterdiği tepkileri fark ederiz. Ona uyum sağlayarak yaşama çabalarını dinleriz. Doğanın, kuş cıvıltılarıyla içimize neşe veren selamıyla karşılaşırız. Aniden gelen fırtınalarını ve insanların ona karşı duydukları korkularına şahit oluruz. Onun sayesinde karınlarını doyurup mutlulukla daldıkları uykuyu duyarız müziğin içinde. Dişlerimizi birbirine vurduran soğuğunu yaşatır bize.

Doğa ve değişen iklim şartlarına insanın uyum çabası müzikle resmedilmiş diyebiliriz bu eserde. Eserin yazıldığı yıllarda bestecinin hayatını geçiriyor olduğu Venedik’in, “Küçük Buzul Çağı"nın etkilerini yaşadığını biliyor muydunuz? Bir tarihçi olan Fernand Braudel, Akdeniz’i “sahte konuksever” olarak nitelemiş. Yumuşacık iklimin sürpriz yapıp nasıl beklenmedik derecede sertleşebileceğini anlatmak istemiştir bu tanımıyla. Müzikologların araştırmalarına göre bestecinin bulunduğu çağda yaşanan doğa olayları, iklimdeki bu değişimler, müziğine böylesine yansımıştır.

Eğer hâlâ yapmadıysan sen de gözlerini kapa ve doğaya kulak ver. Sonra gözlerini aç ve onu korumak için elinden ne geliyorsa yapmayı dene.


* Konçerto : Orkestra ve solo çalgı için yazılmış müzik yapıtı.

** Sone: İlk olarak İtalya’da doğmuş olan bir şiir biçimidir.

132 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page