top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıZarife Açıkel

GECEN GÜNDÜZÜM OLSA

Güncelleme tarihi: 2 gün önce



Çocuklar, anneanne, babaanne ve dedeniz var mı? Cevabınız evet ise bilin ki çok şanslısınız. Çünkü onlar torunlarını çok seven aile bilgeleridir. Ben yalnızca anneannemi görebildim. O zamanlar “nene” denirdi. Nenemi, anlattığı bir masalla, pamuk elleriyle ve yumuşacık sesiyle hep huzurla hatırlarım. Çok az zaman geçirebildim onunla ama ne büyük bir zenginlik olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Büyükanne ve büyükbabalar çocuklara anne-babaları dışında birer sığınak olurken geçmişle gelecek arasında “zaman köprüsü” görevini de üstlenirler.


“Gecen Gündüzüm Olsa” kitabında dokuz yaşındaki Max’ın dedesiyle arasındaki sevgi hikȃyesini okuyacaksınız. Küçük bir şehirde yaşayan kahramanımızın büyükbabası da aynı şehirde bir huzurevinde kalmaktadır. Max’ın deyimiyle hasret tüm hücrelerini kapladığında bir karar verir. Sabah erkenden kalkıp huzurevinin yoluna düşer. O mekânda günlerin hep aynı geçtiğini ve sıkıcı olduğunu büyükbabasından duymuştur. Bir yıl öncesine göre büyükbabasının hafızasında yavaş yavaş boşluklar oluşmaya başlamıştır. Huzurevi, yaşlıları bilmedikleri bir şifreyle içerden kilitleyerek, kapatmaktadır. İnsan kapısını açıp kapatma yetkisine sahip olmadığı bir yerde yaşıyorsa bir çeşit hapishanede bulunuyor diyebilir miyiz? Durun durun, biliyorum sizin okulunuzun kapısı da kilitleniyor. Ancak sizler çocuksunuz ve güvenliğiniz için bu gerekli bir durum.

             

Max, huzurevine gide gele güvenlik görevlisine fark ettirmeden şifreyi ezberliyor ve o gün bulduğu ilk fırsatta dedesinin elini tutup özgürlüğe çıkarıyor. Ancak kapıyı açık gören (önceden dans öğretmeni olan) Matmazel Meyer de Max’ın peşinden gidince şahane bir güne yelken açıyorlar. Otobüse atlayıp Çiçek Vadisi durağında iniyorlar. Doğanın içinde bol kahkahalı, danslı, mutlu saatler geçirirken sonrasında olanları kitaptan okumanızı istiyorum. 


“Korkuyorum,” dedi Max.

“Bir gün gelip de sana, “Beni hatırlıyor musun? ” dediğimde hatırlamamandan korkuyorum.”

“…Korkma Max. Korkmana gerek yok evlat.”

“Ay’ı her zaman göremezsin ama hep orada olduğunu bilirsin. Öyle değil mi?”


Bu cümleler kitaptan birkaç alıntı. Ben eserin çizimlerini de çok beğendim. Eğlenceli ama aynı zamanda hüzünlü. Bu kitabı çok severek okuyacağınızı düşünüyorum.


Yazan Andreas Steinhöfel, Resimleyen Nele Palmtag, Türkçeleştiren Olcay Mağden Ünal, Tudem Yayınları, 6.Baskı Haziran 2022, Ciltsiz, 72 Sayfa, İp Dikişli, 9+Yaş.        


69 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

MEMUR ÇOCUK

bottom of page