Dünyanın en minik karıncası,
Mevsimi gelince çıktı yuvasından.
Yalnız geçirmek istemedi yazı.
Hem çalıştı hem aradı arkadaşını.
Bulabildi mi sence?
Hadi düş onun peşine.
Çok sıcak bir yaz günüydü. Yumurtasından yeni çıkan karınca kendisinde bir farklılık
olduğunu doğar doğmaz anlamıştı. Çevresi, kendisinden çok daha büyük karıncalarla doluydu. Önceleri kendisini kraliçe sandı. Gittikçe büyüyeceğini ve sonra ana karınca olacağını hayal etti. Ama yuvaya gerçek kraliçe geldiğinde anladı ki öyle olmayacaktı. O bir işçi karıncaydı.
Bir süre sonra diğerleri gibi çalışmaya başladı. Ona zemin katta bir evin mutfağını
verdiler. Fayansların aralarından geçecek, bulduğu kırıntıları yuvaya taşıyacaktı. Ancak bir sorun vardı. Karınca o denli küçüktü ki tutunamıyordu hiçbir yere. Kafasını içeri sokabiliyor ama orada duramıyor, aşağıya sürüklenip düşüyordu. Hayat onun için çok zordu. Tüm bu zorlukları belki yakınında bir arkadaşı olsa atlatabilirdi ama yoktu. Çok küçük olduğu için diğer karıncalar onunla arkadaş olmak istemiyor, üstelik alay ediyorlardı.
“Hey küçük, ne yapıyorsun? Fayanslardan kayalım mı? Ahahahahaha”
Herkesin bulamadığı yiyeceklerden bulup getirirse arkadaş bulabileceğini düşündü.
Karınca deliklerinde sıklıkla konuşulan ama ezilme tehlikesi olduğu için kimsenin gidemediği
Şekerci Şermin’e ulaşmaya karar verdi. Çocukların orada en yoğun olduğu zaman, öğleden
sonralarıydı. Bu yüzden sabah erken saatte yola çıktı. Yerlerde renkli kırıntılar görmeye
başlayınca Şekerci Şermin’e yaklaştığını anladı. Dükkan kapısının kenarından kimselere
görünmeden içeri sızdı. Önce çevreyi gezmenin iyi olacağına karar verdi. Kısacık ömründe böyle kırıntılar görmemişti.
Buradaki her şey onların olsa, yıllar boyunca çalışmalarına gerek kalmazdı. Ama bu
başka bir konuydu çünkü o arkadaş edinmek için buraya gelmişti. Gözüne her renkten şekerin olduğu bir kavanozu kestirdi. Kapağı açıktı ve küçücük bedeniyle rahatça içine girdi. Hazır kavanozun içindeyken önce tadına bakmak istedi.
Minicik Karınca, Şekerlerin tadına bakarken dükkâna annesiyle birlikte bir çocuk girdi.
“Bundan, bundan, bundan da...” diyen çocuğun ardından satıcı paket yapmaya başladı.
Bir anda kavanozun kapağı kapandı ve içerisi kapkaranlık oldu. Minicik Karınca ne
olduğunu anlayamadan sallanmaya başladı. Sesler değişti. Bulunduğu yer çok sıcaklaştı. Çok korktu. Ona yüzyıllar gibi gelen bir zaman diliminde bir yere geldiler. Çocuk kavanozu açtı. Önce ışık girdi içeri sonra hava. Şimdi ne yapacaktı karınca?
Korkmanın zamanı değildi. Cesaretini toplayıp seslendi:
“Tıstt tıstttt”
Çocuk duymuyordu.
Elini içine sokup bir şeker almaya çalışan kızın şekerinin üzerine yürüdü. Böylece
kendini gösterebilirdi. Fakat çocuk şekeri ağzına yaklaştırdı, lüp lüp yemeye başladı.
Minicik Karınca güçlükle kendini masaya attı. Sonra yavaşça kızın parmağına doğru
yürüdü ve küçük bir ısırık bıraktı.
“Ayyyyy!”
“Tıstt tısttt” diye bağırdı yine Minicik Karınca.
“Sen de kimsin?” dedi kız. “Aa sen karıncasın!”
“Evet, tam üstüne bastın. Yani sakın üstüme basma tabii, evet ben bir karıncayım.”
“Ama sen çok küçüksün. Daha önce senden çok görmüştüm ama konuşabildiğinizi ve bu kadar minik olduğunuzu bilmiyordum.”
“Normalde daha büyüğüz ama ben böyle doğdum. Farklı olduğum için hiç arkadaşım
yok. Şermin’e de bu yüzden geldim. Uzun hikaye…”
“Sen çok güzelsin. Daha önce gördüklerime hiç benzemiyorsun. Benimle kalır mısın?”
Minicik Karınca’nın gözleri doldu.
“Ben de bunu demeni bekliyordum. Ama şimdi düşündüm ki ailemin yanına dönmeliyim.
Minicik de olsam yakınlarım beni merak edebilir.”
“Nasıl gideceksin yuvana peki?”
“Bulurum yolumu ben hiç merak etme. Hem geldiğim yol aklımda, hem de adımlarımı
sayarım ben. Teşekkür ederim arkadaşlığın için,” deyip ayrıldı oradan.
Yol kenarından yürüdü, kalabalıklar arasından geçti, belleğindeki işaretlere dikkat etti.
Bir parça kırıntı almıştı sırtına ama düşürdü yolda.
Akşam olduğunda saydığı adımlarından, çok yaklaştığını anladı. Gerçekten de çok
geçmeden buldu yuvasını Minicik Karınca.
Döndüğünde herkes onu delikte bekliyordu. Koşarak sarıldılar ona. Şaşırmıştı.
Küçüklüğüne odaklanmıştı ve onu merak edecek arkadaşları olduğunu fark etmemişti. Ailesi,
yemek getirmemesini hiç önemsememişti. Sevildiğini hissetti, içi kocaman oldu.
Karınca hiç büyümedi
Şekerci Şermin’e ara sıra gitti
Arkadaşsız kalmadı
Çalışmayı hiç bırakmadı
O küçük kızı unutmadı
Minicik ama mutlu yaşadı.
ETKİNLİK
Bu etkinlik Dursaliye Şahan tarafından hazırlandı.
KONU: Doğadaki hayvanlardan biri olan karıncaların hayatını anlatıyor.
TEMA: Doğa
ANAHTAR KELİMELER: Ayrımcılık, arkadaşlık, dayanışma
KIPIR KIPIR DÜŞÜNCELER:
1. Hiç merak ettiniz mi? Acaba dünyada kaç çeşit karınca var? (Cevap: Bilim insanları
on binden fazla çeşit olduğunu söylüyor.)
2. Karıncalar hangi mevsim çalışır? (Cevap: Bahar ve yaz aylarında)
3. Karıncaların ağırlıklarından kat kat fazlasını taşıdıkları doğru mu acaba?
(Cevap: Doğru.)
4. Akciğerleri olmadan nefes aldıkları, kulakları olmadan duydukları doğru mu
dersiniz? (Doğru. Akciğerleri ve kulakları yok ama başka bir sistemleri var.)
5. Dünyadaki karınca nüfusunu tahmin edebilir misiniz? (Cevap: Bunu kestirmek zor
ama tahminen her insana ortalama bir milyon karınca düştüğü söyleniyor. Bu çok büyük bir
rakam.)
6. Karıncaların insan neslinde olduğu gibi hayvancılık yaptığı söylenir. Bu doğru mu
dersiniz? (Doğru. Bilim insanlarının araştırmalarına göre karıncalar yaprak bitlerini çiftlik
hayvanı gibi besliyorlar ve onlardan bal çiyi elde ediyorlar.)
7.Karıncaların kaç midesi olduğunu bulmak ister misin? (Cevap: Bulduğunda
inanamayacaksın.
KIPIRDATAN ETKİNLİKLER:
1.Karınca Yuvası Nasıl Yapılır? Yuva yapmayı unutmuş bir karınca ailesi gördün. Senden
kendileri için bir yuva planı çizmeni istediler. Nasıl bir yuva çizerdin?
2.Fayans deseni yapalım mı?
Fayans nedir? Daha çok iç mekanlarda banyo ve mutfaklarda bazen de koridorlarda ve hatta odalarda zemin ve duvarlarda kullanılan bir tür inşaat malzemesidir.
Bir boş kâğıdı önümüze alalım. Onun bir fayans yüzeyi olduğunu hayal edelim. Üzerine desen çalışması yapalım. Hayal ettiğin bir şeyi üzerine çizmeye ne dersin?
Karıncaları konu alan bir öykü okumak çok hoşuma gitti. Teşekkürler.